30 Ekim 2013 Çarşamba

Sevgili Günlük...

gunluk
Sevgili Günlük, (1)
Bu gün yine erkenden yani 06:45'de kalktım. Yine kalkar kalkmaz, yüzümü bile yıkamadan bilgisayarın başına oturdum, maillerime baktım. Bu da son zamanlarda edindiğim kötü alışkanlığım. Sanki bilgisayara bakmasam, günüm başlamayacakmış gibi.. 
Sevgili günlüğüme baktım, birileri beni ziyaret etmiş mi, birileri mesaj bırakmış mı diye.. İzleyici sayım 11, Google arkadaşlarım da 19 kişi olmuş.. Nasıl mutlu oldum anlatamam.. Sonra hemen mutfağa geçtim, demliğe bir küçük kabuk karanfil, iki tane tarçın koydum. Üzerine de su ilave edip süzgecine yeşil çayı ekledim, kaynamaya bıraktım. Dolabı açtım, kaşar peynirini, yeşil zeytini, siyah zeytini, çeri domatesleri ve tatlı küçük sivri biberleri çıkardım. En sevdiğim çinili kaseye de incir reçeli koydum,incir reçelsiz olmaz elbet! Bu arada çayın harika kokusu gelmeye başladı zaten burnuma.. Dün akşamdan  kalan ekmekleri elektrikli ızgarada kızarmaya bıraktım.. Bu elektrikli ızgara benim kurtarıcım, köftemi de pişiriyor, ekmeğimi de kızartıyor.. Sıcacık ekmekler ve dumanı tüten mis gibi çayın eşliğinde kahvaltımızı bir güzel ettik.. Kahvaltı ederken haberlere bakayım dedim, Marmaray da Marmaray.. "Denizin altındaki tüplerden geçen trene hayatta binmem" dedim yüksek sesle..
Kahvaltı bitince oturdum mu yine bilgisayara, oturdum elbet.. Saat şu anda tam 11:14'ü gösteriyor, sağ tarafımda duran kahvaltı artıkları benim toplamamı bekliyor.. Yıkanacak çamaşırlar, toplanacak ortalık, yapılacak yemek, biriken ütüler, alınacak tozlar beni bekliyor.. Ama ben bu gün pek bir tembelim nedense.. Diyorum ki dün akşam izlerken yarısında uyuduğum Çalıkuşu'nu açsam da seyretsem ne güzel olur! Sağ tarafımdaki kahvaltı artıkları bana kıs kıs gülümsüyor..
Yahu ben ne zaman bu kadar tembelleştim ki! Daha düne kadar cumartesi demeden, gece gündüz demeden işe gidiyordum.. İnsan cidden bukalemun gibi, her ortama kolayca uyum sağlayabiliyor.
Belki de bu kadar tembellik yeter deyip cv'mi düzenleyerek yeniden iş aramam lazım.. İyi de aradan geçen 1 sene boşluğu nasıl izah edeceğim şu cv denen şeyde? İş aradım ama bulamadım desem inanırlar mı ki bana? İyi de yalan mı? En azından 3-4 ay iş aradım, sonra da "başlarım işine!" deyip vazgeçtim, ne suçum var ki allasen..
En iyisi açayım Çalıkuşu'nu, hem seyrederim, hem de part time evden yaptığım "internet sitesine ürün girme" işini de aradan çıkarmış olurum..
Aslında niye dert ediyorum ki bütün bunları, keyfim yerinde mi? Yerinde..
Mutlu muyum? Evet mutluyum..
Az biraz sabredeyim, para da kazanacağım elbette.. Biraz keyfini çıkarayım özgürlüğün değil mi ama..
Sevgili günlük, şimdilik sana "hoşçakal" diyorum, bakalım ne olacak günün kalan yarısında..








25 Ekim 2013 Cuma

"Sütü seven kamyoncu Tem'e" diyelim, gülelim:)

Mutlaka bilenleriniz vardır. Bundan bir kaç yıl önce bu klip fenomen olmuştu.. Ben de ne zaman izlesem gülerim..
Fransızca ve Türkçe, kulağa nasıl da benzer geliyor değil mi?

Şarkıyı dinlerken, mutlaka ekrandaki Türkçe sözleri de takip edin, eminim çok güleceksiniz..

Gününüz güzel geçsin, iyi seyirler:) 


22 Ekim 2013 Salı

Dünyanın fırsatı var, yararlanmak lazım!

Bazen fırsatlar ayağımıza geliyor, bazen de kaçırıyoruz. Bazen hayal ediyoruz, bütçemiz elvermediği için bir yerlere gidemiyoruz. İşte ben de Eskişehir'e günübirlik bir gezi olsa da gitsem diye araştırma yaparken karşılaştım http://www.dunyaninfirsati.com sitesi ile. Düşünsenize, gidiş geliş otobüs bileti, kahvaltı, öğle yemeği, şehir gezisi bu sitede sadece  64,90 TL.. Ekstra harcamalarınız, müze girişleri ve tekne turu için para ödeyeceksiniz. Bence harika bir fırsat..
Peki ya Kartepe, Sapanca, Maşukiye, Harikalar Sahili gezisine ne dersiniz? Gidiş geliş otobüs ücreti, öğle yemeğinde ala balık veya köfte tüm gün gezi sadece 49,90 TL. Bence bu da mükemmel bir fırsat.

http://www.dunyaninfirsati.com    Bence dünyanın fırsatında cidden dünyanın fırsatı var.. Bir fırsat kuponu satın alıyorsunuz, üstelik 7 gün içinde koşulsuz cayma hakkınız da var. Sizin davet ettiğiniz kişiler ilk fırsatlarını aldıkları zaman hesabınıza 6 ay geçerliliği olan 6 TL bonus da yükleniyor. Daha ne olsun! 

25 yıldır hizmet sektöründe olan Mis Group'un bir alt markası olan Dünyanın Fırsatı bence kaçırılmayacak bir fırsat..
 Tatil, konaklama, yeme-içme, eğitim, aktivite, güzellik, bakım fırsatlarını bence kaçırmayın.. Ben bundan sonra bu sitenin en sadık takipçilerinden olacağım, sizlere de haber vereyim dedim..

Keyifli günler hepinize..




21 Ekim 2013 Pazartesi

Bayramın en güzel yemeği: Ev yapımı kumpir

bayram-kumpiri


Bu bayram yeni evlenen yeğenime ziyarete gittim. E tabi kız yeni evli olunca bayram klasiği olan sarma, börek, baklava üçlüsü yoktu. Onun yerine bize o kadar güzel bir kumpir yaptı ki, olsa da yesem şimdi!
Patatesleri küp küp doğrayıp şip şak haşladı. Sonra onları süzüp bir güzel ezdi, içine tereyağ ve kaşar peyniri karıştırıp fırına sürdü, üzeri pembeşelene kadar pişirdi.
Tabaklarımıza bu patatesi aldık. Gördüğünüz gibi sosisleri minik minik doğrayıp kızartmıştı. Kornişonları da minik minik doğramıştı. Bir de konserve garnitürü yoğurt ve mayonezle karıştırıp hızlıca rus salatası yapmıştı. Biraz da haşlanmış mısır vardı. Mayonez ve ketçapla karıştırınca enfes mi enfes bir kumpir ziyafeti oldu.. Ben zaten öyle kumpirin içinde karman çorman şeyleri hiç sevmem. Bence bunlar harika bir uyum içindeydi. Masada cips ve kola da var gördüğünüz üzere.. Biraz kalorili ama enfes bir ziyafetti. Zaten her evde sarma börek yemekten sıkıldığım için bu sofrayı bayramın en güzel sofrası ilan ettim. 
Elleri dert görmesin, süperdi yemek..
Canınız çektiyse siz de uydurup kendi kumpirinizi yapabilirsiniz böyle kolayca..
Hepinize afiyet bal şeker olsun, kalın sağlıcakla:)

14 Ekim 2013 Pazartesi

Herkese iyi bayramlar..

mutlu-bayramlar


Efendim, geleneklere uyalım.. Küçüklerin gözlerinden, büyüklerin de ellerinden öperim..
Çok güzel bir bayram olsun herkese.. 

Baklavalı börekli, harçlıklı çikolatalı, eğlenceli ve de mutlu olsun..

Ben de gidiyorum bayramlaşmak için memleketime, bir hafta sonra yepyeni paylaşımlarla aranızda olacağım..

Sevgiler:))

11 Ekim 2013 Cuma

Sevgilinin cep telefonunu karıştırmak!

Sizin sorularınız bölümüne ilk soru, adını vermek istemeyen bir  takipçimizden geldi.. Kendisine katılımı için çok teşekkür ediyorum.

Sorusu ilişkiler hakkında, diyor ki:

Merhaba,
Sevgilimi çok kıskanıyorum, cep telefonunu karıştırmamak için kendimi zor tutuyorum. Facebook'da falan arkadaş olmayı da hiç teklif etmedi.. Acaba beni aldatıyor mudur? Ne yapmalıyım sizce, bloğunuzda "Sizin sorularınız" bölümünü görünce bir cesaretle yazayım dedim.. Siz olsaydınız ne yapardınız?
Teşekkürler, sevgiler.. 
sevgilinin-telefonunu-kiskanmak
Sevgili Adsız arkadaşım,
Sevgilini kıskanıyorsan, demek ki O'nu çok seviyorsundur, ama biraz da güvensizsin sanırım. Ben dobrayımdır kusura bakma, kıskançlığın da bir sınırı olmalı.. Bence cep telefonunu karıştırmayı düşünmen hiç doğru değil. Bir ilişkide dedektiflik devreye girdi mi, yani içine şüpheler düştü mü bence o ilişkiyi kendi ellerinle bozmuş olursun.. Sevgili arkadaşım, bence böyle yapma!
Facebook'ta sevgilinle arkadaş olup da ne yapacaksın ki! Bırak herkesin kendine özel alanları kalsın.. Birbirinizin her alanına girerseniz, yani aranızda hiç mahremiyet kalmazsa sence de sıkıcı olmaz mı hayat? Yani bana kalırsa sen hiç böyle şeyleri kafana takmadan ilişkini doya doya yaşamana bak derim..
Sevgilerimle..

Benim naçizane yorumum böyle, sizler de Adsız arkadaşa tavsiyelerde bulunmak istiyorsanız, yorumlarınızı esirgemeyin..


Sizler de bloğumun sol tarafında göreceğiniz "iletişim formu" na yazarak her konudaki sorularınızı bana iletebilirsiniz. Birlikte çözümler bulmaya çalışırız, ne demişler, "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" 


Sevgiler, görüşmek üzere :)



Huzurlu ve uzun soluklu ilişkiler çok mu zor?

mutlu-iliski

Huzurlu ve uzun soluklu bir ilişki için…

Karşılıklı hoşlanma ile başlayan, belki bir iki yemeğe çıkmakla devam eden bir beraberliği, huzurlu ve uzun soluklu bir ilişkiye dönüştürmek her ne kadar biraz kaderle alakalı olsa da,  aslında bizlerin elinde diye düşünüyorum.

Sevgiyi karşılık beklemeden verebiliyor muyuz!

1. Ön yargılarımızdan kurtulmalıyız!

Belki geçmişte kötü deneyimleriniz oldu, belki birileri kalbinizi acımasızca kırdı. Böyle oldu diye "Bütün erkekler kötüdür, bütün erkekler aldatır, hepsi aynı.." gibi  ön yargılar oluşmuşsa beyninizde, hemen uzaklaşın bu düşüncelerinizden.. Yeni bir insanla tanışmışsınız işte, neden geçmişte başkalarının size yaşattığı hayal kırıklarının hesabını O ödesin ki? Zaten bu yeni insanı eski kötü ilişkilerinizle karşılaştırmaya devam ederseniz, uzun soluklu bir ilişki için pek de şansınız olmaz, üzgünüm..

2. Karşı tarafa yeterince saygı duyuyor muyuz?

iliskide-saygi
Daha ilk günden ilişkiyi vıcık vıcık hale getirmek belki size çocuksu bir heyacan veriyor olabilir ama bence saygının olmadığı bir ilişkide isterse aşktan gözleriniz kör olsun, yine de huzurlu ve uzun soluklu bir beraberlik yakalama şansınız pek yoktur.. Yani sınırları baştan çizmekte fayda var! 

3. En kötü zamanlarında destek oluyor muyuz ?

İlişki her zaman lay lay lom şeklinde geçmez elbet.. Sevgiliniz zor durumda olabilir, işsiz kalabilir, parasız kalabilir veya psikolojik sorunları da olabilir zaman zaman.. Böylesi durumlarda eğer yanında değilseniz ve örneğin arkadaşlarınızla sinemaya veya maça gitmeyi tercih ediyorsanız, zaten siz ilişki insanı değilsiniz! Sevdiği insana karşı özveride bulunamayan, ona destek olamayan biri, nasıl sürdürecek bu ilişkiyi yıllarca, siz en iyisi unutun bunu, takılmaya devam edin..

4. Birlikte bir şeyler yapıyor  muyuz ?


Mesela birlikte mutfağa girip yemek yaptınız mı hiç? Ya da birlikte saçma bile olsa bir filmi başından sonuna kadar izlediniz mi? Birlikte temizlik yaptınız mı? Ne bileyim işte birlikte oyun oynadınız mı? Birlikte yaptığınız şeylerin sayısı azsa, nasıl yıllarca beraber olabilirsiniz ki?

5. Yeterince güveniyor muyuz?

Eğer cep telefonu her çaldığında "kim aramış?" diye sorarsanız, Facebook şifresini vermedi diye kavga çıkarırsanız, iş arkadaşlarıyla gittikleri öğlen yemeğinde kimlerin olduğunu detay detay sorarsanız, hatta kıskançlığı ceplerini karıştırma boyutuna kadar abarttıysanız, yakında sizden bıkıp kaçarsa hiç şaşmamalısınız! Önce kendinize, sonra da O'na güvenmeniz lazım..

6. Yeterince sarılıyor muyuz, dokunuyor muyuz birbirimize?

dokunmak

İnsan sevdiğine sarılmalı, dokunmalı.. Öyle uzak uzak oturursanız, nedensiz yere ellerini tutmak gelmiyorsa içinizden, O'nun kokusunu hissetmeden de yaşayabiliyorsanız eğer, bu ilişkide bir yerlerde sorun var demektir.. Sevgi biraz da dokunmaktır çünkü..  Sadece yatakta sarılmakla ilişkide huzuru yakalayamazsınız.. İçinizden geldiği gibi dokunmalısınız birbirinize.. 

kusmeyin

7. Çok mu küs kalıyoruz?

Diyelim ki sizi kızdırdı, siz de küstünüz.. Bu küslüğü fazla uzatmayın! Unutmayın sizde de hata olabilir, yeniden düşünün, tartın.. Hatalıysanız özür dilemeyi bilin ve yatağa asla küs girmeyin!! Eskiler de hep bunu söylemezler mi? Yeni evlenen kızlarına anneleri "Aman kızım, yatağa küs girilmez!" demezler mi? Büyük sözü dinlemekte fayda var..

Aslında olayın özü tek bir noktada toplanıyor.. O da sevgi elbette.. Yürekten seven, sevgisini göstermekten çekinmeyen kişi zaten karşısındakini kırmaz da, zaten aldatmaz da, zaten kötü sözler söylemez de, zaten onu değiştirmeye çalışmaz da , zaten ona hep destek olur.. 

Bütün bunlar oluyorsa, neden o ilişki uzun soluklu olmasın ki!! 




10 Ekim 2013 Perşembe

Günün komik videosu

Bu izleyeceğiniz video size de komik gelecektir mutlaka.. Harbiden de izleyince komik görünüyor..
Ama şahsen bana böyle bir şaka yapılsaydı ya o anda kalpten ölürdüm, eğer ölmediysem de kesin bu şakacıları dava ederdim:)


9 Ekim 2013 Çarşamba

English Home'da bayram indirimleri

Geçen gün telefonuma English Home'dan mesaj geldi. Masa örtülerinde %50 indirim yapıyorlarmış. O gün üşendim gitmedim, iki gün sonra gittiğimde ise bir çok üründe hala indirimler vardı ama masa örtüleri bitmişti maalesef. Ama yenilerinin bir iki güne kadar geleceğini söylediler.. Bu gün üşenmezsem gidip bir daha bakacağım.. Çünkü ben English Home'un ürünlerine bayılıyorum..

Ev-tekstili

Şu renklerin güzelliğine bakar mısınız? Uçuk pembeler, bejler, uçuk yeşiller, tatlı lilalar! Ne zaman English Home'un önünden geçsem, kendimi tutamayıp mutlaka mağazaya uğrarım.. Kendimi o harika renklerin, o zarif objelerin karşısında sanki bir masal aleminde hissederim.. Hayallere dalarım, bazen ufak tefek de olsa bir şeyler alırım kendime ya da birilerine hediye etmek için..

Zarif-mumluklar


Bakar mısınız şu mumların ve mumluğun zerafetine! İnsana nasıl da huzur veren güzellikler bunlar!!

Bence vaktiniz varsa, bu günlerde English Home mağazalarına bir uğrayın, inanın pişman olmazsınız.. İndirimler süper hem de!!

Hadi size ve tabii ki bana da iyi alışverişler:)

8 Ekim 2013 Salı

ABD'de göğüslerini göster, bedava pizza ye kampanyası!

ilginc-pizza-kampanyasi

İşte sizin için seçtiğim ilk “yok artık, daha neler!” haberi

Amerika'nın Illionis Üniversitesi kampüsündeki gece yarısı açık olan Drew's Pizzeria'nın patronu bir kampanya yapmış.. Düşünceli patron, elemanlarına göğüslerini gösteren kızlara  pizzayı bedavaya veriyormuş! Amerika'da acayip ses getiren bu kampanya hakkında iş yeri sahibi ise

“Artık elemanlarım çok daha mutlu geliyor işe” açıklamasını yapmış! Bakar mısınız promosyona! Bu Amerikalı'lar cidden bir tuhaflar, kimin aklına gelir böyle bir şey! 

Çalışanlardan biri olan Brice Hartman, hem kendilerinin, hem de müşterilerinin çok eğlendiği söylemiş. Brice'in söylediğine bakılırsa çoğu müşteri:

 “-Herkesi mutlu edecekse açarım, neden olmasın?” diyormuş..


İşi abartmışlar, pizzacının Twitter hesabından 

“-Daha fazla göğüs istiyoruz!”

 diye mesaj atmışlar ve elbette ki sosyal medyada acayip tepki görmüşler! O kadar da değil yani! En sonunda tepkilere dayanamayıp Facebook ve Twitter hesaplarını kapatmak zorunda kalmışlar! 

Ne reklam ama, düşünsenize biz bile öğrendik kaç bin kilometre uzaktan Drew's Pizzeria'yı..

7 Ekim 2013 Pazartesi

Med-Cezir yakında final yapar!

med-cezir-dizisi

Sezon başladığından beri gözüme çarpan yeni dizilere şöyle bir göz gezdiriyorum. Med-Cezir daha başlamadan, "sezonun en bomba dizisi" şeklinde yapılan  reklamlarından etkilenerek bir iki bölümünü izledim, ama hayal kırıklığına uğradım diyebilirim! Fragmanı izleyin, sonra devam edelim yorumlara..




Med Cezir, Amerikan The O.C dizisinden uyarlama.. Bence biz bu uyarlama işinde hiç de başarılı değiliz, bazı şeyler o kadar gözüme batıyor ki benim..

Gelelim Med Cezir'in konusuna: 
Kenar mahallede babasız büyümüş, annesi pavyon şarkıcısı olan Yaman (Çağatay Ulusoy) abisinin aksine çok efendi bir çocuktur. Abisi yüzünden bir gün karakola düştüğünde kendisi de eskiden fakir olan, ama sonradan zenginleşen avukat Selim (Barış Falay) ile karşılaşır. Uzatmayalım, avukat Selim, bizim Yaman'ı şato gibi villasında himayesine alır. Önceleri güzel ve asil mimar karısı Ender(Mine Tugay- Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin Bahar'ı oluyor kendisi, çok beğeniyorum bu arada) bu işe karşı çıkar ama sonra kocasının isteğine boyun eğerek Yaman'ı eve alır... Olaylar da böyle başlar.. Evin zeki ama arkadaşları tarafından dışlanan sevimli çocuğu Mert (Taner Ölmez), Yaman'ı çok sever.. Yaman, yan köşk-villadaki Mira'ya (Serenay Sarıkaya) görür görmez aşık olur.. Mira'nın annesi Sude'nin (Şebnem Dönmez) gözü paradan başka bir şeyi görmez, kızını zengin çocuğu Orkun ile evlendirmek derdindedir. Bu arada yan komşu Sude'nin borsada sürekli para batıran kocası Faruk da Ender'in eski aşkıdır..

Senaryo, gördüğünüz gibi zengin bir muhitte geçen aşk, entrika, yalanlar, aldatmalar üzerine kurulu..
Gelelim dizinin beğendiğim ve beğenmediğim yönlerine.. Önce beğendiklerimi söyleyeyim:

Her şeyden önce Serenay Sarıkaya'yı başarılı buldum, kız rolün hakkını cidden veriyor ve ekranı dolduran bir güzelliği olduğu da yadsınamaz.. Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin Bahar'ı, yani bu dizinin Ender'i de olmuş.. O kadının yüz ifadesinde bile kalbi sevgi dolu bir insan var, role çok yakışmış.. Selim yani Barış Falay da fena değil.. Dekor da oldukça başarılı, şaşaalı zenginliği iyi yansıtmışlar.. 
Ama senaryo cidden "ben uyarlamayım" diye  sırıtıyor.. Örneğin, seyredince dizideki gençlerin üniversiteye henüz gitmediklerini anlıyoruz.. Mira konservatuara hazırlanıyor, Yaman burs sınavına girecek.. Ama hepsinin altında araba var.. Amerika'da ehliyet alma yaşı 16, bizde 18.. Eee bu dizide bu liseli veletler nasıl araba kullanıyor?
Madem dizideki gençler henüz liseli, o ağır makyajlar, o giysiler ne öyle kardeşim? Sanki hepsi her gün baloya gidiyor gibi.. Tamam bize acayip bir zenginliği gösteriyorlar da bu zenginler evlerinde bile ful makyajlı, yüksek topuklu ayakkabılarla mı dolaşıyorlar?
Şimdi dizide Mira, zengin komşu Orkun'la çıkıyor.. Annesi Sude onların ilişkilerini acayip yakından takip ediyor.. Kız daha 17 'sinde, bu anne kızını okutmak istemiyor mu yani, tek derdi bir an önce evlendirmek mi? Saçma ki ne saçma..
Yaman dersen ayrı bir alem.. İlk bölümde hoşuma gitmişti hali tavrı, sonra iki bölüm daha izleyince çocuğun o boş boş bakışlarından, sanki olgun adammış gibi tavırlarından açıkçası rahatsız olmaya başladım.. Dikkat edin, bu Yaman herkese ve her şeye aynı boş bakışlarla bakıyor.. Hoşlandığı Mira'ya da aynı bakışlar, saygı duyduğu Ender Hanım'a da aynı boş bakışlar.. Evet yakışıklı ama oyunculuk yeteneği hiç yok bana kalırsa.. Şimdi Çağatay Ulusoy hayranları bana kızacaktır muhtemelen ama oyunculuk başka şey, yakışıklılık başka şey! Bence bu çocuk gitsin mankenlik yapsın, oynayamıyor çünkü!
Senaryo saçmalığı açısından bakarsak da Yaman, sanki kenar mahallede belanın içinde büyümemiş gibi, sanki zerafet dersi almış gibi tavırlar içinde.. Ender Hanım'a "tamam efendim" demeler, kadınlara zarif yaklaşımlar.. Ağzından daha bir tane bile küfür çıkmadı! Hiç mi hiç inandırıcı değil ki kardeşim, kenar mahalle kültürü biraz bıçkın olmaktır, azıcık efelenmektir, azıcık sokak ağzıdır değil mi ama.
Ben de kendimi tutamıyorum, yazdıkça yazasım geliyor. Evin oğlu Mert'in şirinlik yapma numaralarının ne kadar yapmacık olduğunun altını çizmesem olmayacak yani..
Bir de bu Ender Hanım ile komşu Faruk Bey'in eski sevgili olma durumları var.. Her ikisinin de eşi bu durumu biliyor ve ufak tefek kıskançlıkları olsa da normal karşılıyorlar.. Yahu Türk erkeği böyle şeyleri hazmedebilir mi allasen? Bu dizi uyarlama olmasaydı bizim Selim bence bu Faruk'la yan yana evlerde asla oturmazdı!  Otursa bile karısının Faruk'la görüşmesine izin vermezdi, ya da böyle eski sevgili olma durumları çocukların önünde ulu orta konuşulmazdı öyle değil mi? Maşallah Selim Bey tam bir Amerikalı gibi davranıyor karısına..
Bir şey daha söyleyeceğim senaryo hakkında.. Anladığım  kadarıyla konunun kahramanları şehirden uzak Kemer Country gibi zengin bir sitede yaşıyorlar.. Hepsi de multi milyoner ama daha bir gün bile çıkıp İstanbul'un  zengin mekanlarına gitmediler nedense! Sitenin içindeki kulüpte yemek yiyorlar, sitenin bahçesinde eğleniyorlar, sitenin oralarda parti veriyorlar! Amma da a-sosyaller demeden de geçemiyorum..

Sonuç olarak hikaye cidden bayıcı bence.. Anladığım kadarıyla bu Yaman'ın başı beladan bir türlü kurtulamayacak, öyle izlemediğiniz bölümlerde de bir şey kaçırmamış olacaksınız.. Heyecan yok, sürükleyici değil, konusu bize uygun hiç değil.. 

Beni sonraki bölümünü izlemeyi düşünmüyorum açıkçası, dedim ya bence bu dizi yakında final yapar!

Sizlerin görüşlerini de merak ediyorum bana yazın, beraber tartışalım..

Bu günlük bu kadar, çaavvv! 









4 Ekim 2013 Cuma

Azra Akın Kıvanç Tatlıtuğ'dan ayrılınca işlerini kaybetmiş!!

azra-akin-gozden-dustu
Dün okuduğum bir haberde, Azra Akın'ın Kıvanç Tatlıtuğ'dan ayrıldıktan sonra marka değerinin düştüğü ve bu yüzden de işlerini kaybettiği yazıyordu.
 Geçen sene tam 1 milyon liraya Avon'un reklam yüzü olan Azra Akın, bu sene bu işi tam 2 buçuk milyon dolara Hadise'ye kaptırmış!

Hatta şu anda oynadığı Pepsi reklamlarını da kaybetme tehlikesi varmış Azra Akın'ın! Bu arada Kıvanç Tatlıtuğ ise reklam dünyasında hızla yükseliyormuş bu ayrılıktan sonra!

Şimdi ben bu işlere hiç akıl sır erdiremiyorum. Siz ne düşünürsünüz bilmem ama ben zaten bu kızın nasıl dünya güzeli seçildiğini bir türlü anlayamamıştım.. (Benimkisi de resmen gaddarlık! Zaten kızın işleri bozulmuş, bir de üzerine bu kızın neresi güzel diyorum! Bu yazıyı okuyunca alınmasın artık O da, olacak o kadar, şöhretin bedeli işte!!)  Tamam boy pos yerinde ama şu yüze baksanıza, var mı bir sevimli, cazibeli tarafı? Bana göre sıradan yurdum kızı işte.. 
Olayın diğer tarafı ise başlı başına enteresan.. Bu olaydan anladığımıza göre, zaten güzellik bir kenara, ünlü sevgilisi yoksa bir mankenin yıldızı parlamıyor demek ki! 
Boşuna demiyorlar ünlülerin aşkları için "reklam aşkı" diye...
Para içinde yüzüyorlar iyi hoş da, yahu hiç mi duyguları yok bu reklam aşkı yaşayanların? Vasfiye teyze misali "yazııık!" diyesim geldi!

Bir de başka soru var tabii ki, Hadise'nin yeni reklam aşkı kim acaba?

Hadi bakalım, onlar parayı götürüyor, bize de derdi düşüyor!

Ne demişler:

"Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış" :))


3 Ekim 2013 Perşembe

Gelin-kaynana ilişkisi çok zor, çok!

kotu-kaynana
Ne çekti bu gelinler kaynanalarından!
Benim bir arkadaşım var, kız evlendi. Tayinleri küçük bir kasabaya çıktı karı-kocanın. Ev bulamadılar doğru dürüst, bir oda bir salona sıkışmak zorunda kaldılar..
"İki gönül bir olunca samanlık seyran" diyorsunuz, haklısınız.. Ama hikaye daha yeni başlıyor!
Efendim bizim damat, çok küçükken babasını kaybetmiş sizlere ömür. Bir de kendinden 3 yaş küçük erkek kardeşi var. Anneleriyle birlikte yaşamışlar yıllarca..
Bizimkilerin düğünü olduktan bir ay sonra küçük kardeş de askere gitti mi! Kayınvalide valizini toplayıp soluğu yeni evlilerin yanında aldı tahmin ettiğiniz üzere.. Bir gün, iki gün, beş gün, on beş gün geçti kadın gitmez! Bizimkiler bir oda bir salon evlerini bir de anneyle paylaşmak zorunda kaldılar tam 4 ay boyunca.. 
Şimdi diyeceksiniz ki "yazık kadıncağıza!" İyi de bizim yeni evlilere yazık değil mi? Evleri zaten küçücük, bir de kadın yani anne hanım çok güzel yemek yaptığı için gelininin yaptığı hiç bir şeyi beğenmiyor mu? Bizim kız bunalıma girdi tabii.. Söylediğine göre işten gelince direkt yatıyormuş odasında.. Çünkü mutfağa girmeye kalksa kadın laf sokuşturuyormuş "onu öyle yapma, bunu böyle yapma!" diye.. Kız da dırdır dinlememek için hiç mutfağa girmemiş tabii ki haklı olarak. Bu sefer de kaynana gelinin arkadaşlarına bile "İçinden gelse merak edip öğrenir, hiç ilgilenmiyor bile mutfakla!" demeye başlamasın mı?
Allahtan küçük kardeşin askerliği kısa dönemdi de 4 ay sonra kurtuldu arkadaşım bu işkenceden!
Yoksa neredeyse yeni olan evlilikleri eskimeden sona erecekti.. Bizim damat da anlamış nihayet annesine kalması için ısrarcı davranmasının ne kadar yanlış olduğunu.. Ne derseniz deyin, bu işlerde dengeyi sağlayacak olan erkek tarafı.. Bizim damat pek beceremedi bu işi..
Neyse sonuçta küçük kardeş askerden geldi, tesadüfen bizimkiler de 3 oda bir salon harika bir ev bulup taşındılar.. 
Gerçi 4 ay gelininin asık suratından bıkmıştır muhtemelen ama, bizim kız, büyük eve taşındığı için tırsıyor yine de kaynana işkencesini bir daha yaşar mı diye! 
Siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız?



İtalya'dan harika bir kamera şakası

İtalya'dan harika bir kamera şakasıyla karşınızdayım sevgili takipçilerim.. Kahramanımız, poloroid makinenin içine önceden bir fotoğrafı güzelce yerleştiriyor, sonra ne mi oluyor?

Buyrun izleyin, siz bu şakanın kurbanı olsaydınız tepkiniz ne olurdu acaba:)


2 Ekim 2013 Çarşamba

Londra Moda Haftası/ 2013-14 ruj trendleri

"Moda" kategorisinin ilk yazısı ile karşılarınızdayım, bakalım ilginizi çekecek mi? Sizin için 2013-2014 yılı için sıcak makyaj trendlerini inceledim ve bu sezonun ruj trendleri ile başlıyorum.

makyaj-terndleri

Resimde de göreceğiniz üzere, bu sezon yine dumanlı gözler ve taç yaprağı tonlarındaki dudaklar revaçta olacak. Özellikle ince dudaklı olan hanımlara bu pembeler taze bir görünüm katacak.



kirmizi-ruj-modasi


Be sene yine kırmızının bütün tonlarını dudaklarda göreceğiz. Kırmızıdan asla vazgeçmeyen hanımlara müjdeler olsun!
Kırmızı, cazibenin rengidir! 





bordo-ruj


Londra Moda Haftası'nda gözlerden kaçmayan bir diğer şeyse, koyu erik, ya da mürdüm eriği tonlarındaki rujların anahtar trend olması.. 
Gizemli ve etkileyici değil mi sizce de?

Çalıkuşu dizisi 2013 versiyonu çok güzel!

calikusu-dizisi
İlk bölümünün reklamları dönmeye başladığında "Yine mi Çalıkuşu?" diye sinir olmuştum. Ama ütü yaparken Tivibu'daki tekrarına bakayım dedim, bayıldım Çalıkuşu dizisi 2013 versiyonuna.. Fahriye Evcen zaten bana göre dönem dizileri için ideal bir yüz. Zaten O'nu maalesef yarım kalan Veda dizisinde de çok sevmiştim. Kamran rolündeki Burak Özçivit de bence o dönem için ideal bir jön seçimi olmuş.. 
Dizinin müzikleri de harika, masalsı bir aşk hikayesi izleyeceğiz bu sezon, tabii ki rating hazretlerine Çalıkuşu dizisi de kurban edilmezse! 
Konağın güzelliği, kıyafetler, kulağa hoş gelen "Gonca-i Handan'ımsın.." gibi replikleriyle entrikalı dizilerden bıkanlara, gerçekten bir aşk dizisi izlemek isteyenlere Çalıkuşu dizisi 2013 versiyonunu şiddetle tavsiye ediyorum.. İşte size küçük bir bölüm..

1 Ekim 2013 Salı

"Ne olmuş?" diye merak ettiğiniz sorularınıza yanıtlar bloğumuzda olacak!

ne-olmus-ki
Meraklıyız ya, "Ne olmuş" kategorisi olmasaydı bir şeyler eksik kalacaktı sanki.. 
Bazen sansasyonel olaylar, bazen de kimsenin farkına varamadığı şeyler yine bloğumuzda yer alacak.. 
"Biliyor musun, ne olmuş?" diye anlatacağız birbirimize.. Aslında biraz da dedikodu hevesimizi tatmin edeceğiz.. Meraktan insanlar akın akın bize gelecekler, eğleneceğiz dedim ya..

"Niçin?" sorularımız cevapsız kalmasın!

nicin-niye
"Niçin" kategorisinde aklımıza gelen her şeyin nedenini araştıracağız. Her sorunun cevabını hemen veremeyiz elbette. Ama araştırır, öğrenir, paylaşırız.. Güzel olmaz mı sizce de? Bildikçe çoğalırız, bildikçe daha bir insan  oluruz sanki..

Neler nerede ise biz de orada olacağız!

nerede-bulurum
"Neler Nerede" kategorisinde hem neler'i konuşalım hem de nerede'yi konuşalım istiyorum. Bazen böyle sorulara takılır kalırız, saatlerce araştırma yapmak zorunda kalırız. Yani diyorum ki "bize hangi durumda neler lazım ve bu şeyleri nerede buluruz?" sorularına bloğumuzda yer verirsek, bir çok kişinin hayatını kolaylaştırabiliriz belki de! Amacımız hep birlikte çözüm üretip aynı zamanda da eğlenmek değil mi zaten? 

Komik şeylere de yer vereceğiz bloğumuzda..

gulmece
Bloğumuzun amacı hoşça vakit geçirmek olduğuna göre komik hikayeler, resimler ve videolar olmazsa olmazdı bence.. Bu nedenle "Komik" diye bir kategori başlığı açtım. Dediğim gibi sizlerin de katılımcı olmanızı bekliyorum. Fıkralar yazın, hikayeler anlatın ben de yayınlayayım.. Çok eğleneceğiz, şimdiden gülümsüyorum bile..

Alışveriş Dünyası hakkında da konuşalım..

alisveris-dunyasi
Alışveriş çoğumuzun en sevdiği şey, özellikle de kadınların..
Ben diyorum ki Alışveriş Dünyası  kategorisinde, alıp da memnun olduğumuz ürünleri, yeni keşfettiğimiz internetteki alış veriş sitelerini birbirimize tavsiye edelim. 
Fiyatlar, markalar, kampanyalar her şey dökülsün ortaya.. Bir yerden şikayetimiz varsa onu bile paylaşalım.. Yani özgürce ve keyifle, ne dersiniz? 

Sizin sorularınızla renklenecek bloğumuz

sormak-istedikleriniz
Dedim ya, hayalimde binlerce insanın bu blogda birbirine yardım ettiğini görüyorum. Bu nedenle de "Sizin Sorularınız" diye özel bir kategori başlığı açmayı düşündüm..
 "İletişim Formu" yardımıyla sorularınızı göndereceksiniz, ben de burada yayınlayacağım. Sonra herkes bu sorulara cevap verecek kendince.. Yani birlikte beyin fırtınası yapacağız, kimi zaman belki de toplu terapi ortamına dönüşecek bloğumuz..
Bu blog hepimizin olacak, çook heyecanlıyım, bir an önce hareket başlasa keşke..

Tv Dünyası da bloğumuzda olacak elbet

tv-de-neler-var
Evimizin vazgeçilmezi televizyon olmazsa olmaz olmaz elbet. Hepimizin kendine göre takip ettiği diziler var, yarışmalar var, programlar var.. Bu blogda onlardan bahsetmezsek bir şeyler eksik kalacaktı..  "Tv Dünyası" kategorisinde birlikte yorumlar yapacağız, tahminler yapacağız, süper olacak bence..

"Yok Artık!" dedirten şeyleri de paylaşacağız!


hayret-ettim

Bazen öyle şeyler oluyor ki insana "Yok Artık!" dedirtiyor. Gülsek mi ağlasak mı bilemiyoruz. İşte bloğumda bu inanılmaz şeylere de yer vermek istiyorum. Hem eğleneceğiz birlikte, hem de bir yaşımıza daha gireceğiz beraber.. Sabırsızlanıyorum şimdiden..

İlişkiler kategorisinde neler olacak?

insan-iliskileri
"İlişkiler" kategorisinde, eşimizle, sevgilimizle, ailemizle, çocuğumuzla, arkadaşımızla, patronumuzla, komşularımızla, mahallenin esnafıyla yaşadığımız ilişkilerde komik anlarımız ya da bizi kızdırıp çilden çıkaran durumlar olmuyor mu? İçimizde kalmasın istiyorum, yaşadıklarımızı paylaşalım.. Hem belki birbirimize faydamız da dokunur..

Hep ben anlatmayayım, sizler de ilişkilerinizdeki paylaşmak istediğiniz şeyleri anlatın, sorular sorun.. Yani burası bir şeffaf meydan olsun.. Bakalım neler çıkacak, belki de birbirimizin Güzin Abla'sı oluruz ileride..

Ben geldim..

Merhabalar efendim, 
Biliyorum şu anda kendi kendime konuşuyorum ama gün gelecek binlerce kişi olacağız burada, şimdiden bir heyecan bastı içimi..

Sizi bilmem ama ben çok meraklıyım.. "Ne olmuş, nerede olmuş, nasıl olmuş, kim kiminle niçin öyle yapmış?"  diye hep merak eder dururum. Bari bir blog açayım da benim gibi meraklılarla birlikte paylaşayım istedim bütün bu soruları. Beraber eğlenmek aslında amacım.. Burada her telden çalacağız anlayacağınız.

Siz de içinizi dökün istiyorum bana.. Bakalım ne olacak, zaman içinde hep beraber göreceğiz..

Olmayan izleyicilerim, hepinize kucak dolusu sevgiler..