21 Ocak 2014 Salı

Yemekteyiz yarışmasına katılır mıydınız?

Fox Tv'deki Yemekteyiz yarışmasını arada sırada izliyorum. İzlerken de hayretler içinde kalıyorum bazen ve "yok artık!" diyesim geliyor.


Bir kere bu yarışmaya katılmak cidden cesaret işi, ben olsam bırakın 10.000 TL ödülü, 100.000 TL da verseler katılmazdım herhalde. İnsanı yerden yere vuruyorlar, onca emek verip pişirdiğin yemeğe olmadık laflar ediyorlar, ben olsam yarışmacı, o ukaların hepsini evden kovardım kesin!

Katılanların çoğu kendini gurme sanıyor, bir havalar bir havalar görseniz.. Zaten gurmelik diye bir meslek olması bile bana saçma gelmiştir, çakma gurmeler ise iyice çekilmez, ayrıca da gülünç oluyorlar. 

Bir kere bu yarışma bizim geleneklerimize ters. Niye diyeceksiniz, nedenleri çok..

Nerede gelenek göreneklerimiz?


 21 yaşındaki genç kız, anneannesi yaşındaki teyzenin yaptığı gayet de şık ve hoş görünen bir yemeği hiç ezilip büzülmeden, hiç utanmadan "beğenmedim, çok kötü olmuş" diye eleştiriyor. Neden diye sorulunca da "damak tadıma uymadı" diyor. İyi de hani bizdeki misafir gittiğin evde saygısızlık yapmayacaksın kuralı, hani büyüklere hürmet, hani büyüklere saygı? 

Zaten kaç bölüm izlediysem çoğunda da bu yaşları en genç olanların en acımasız eleştirileri yaptıklarını gördüm, sıra kendilerine gelince içlerinden biri bile başarılı olamadı izlediklerim arasında. Yani lafa gelince mangalda kül yok, işe gelince tıss.. 


Evinize ayakkabıyla mı giriyorsunuz?


Sanki burası Avrupa, sanki her gün evlerine  ayakkabı ile giriyorlar! Bugün yaşlıca bir hanım, kapının önüne deterjanlı bez koydu bari ayakkabılarının altını silsinler diye, hemen yarışmacılar yorum yapmaya başladı, ayıp mı oldu, olmadı mı diye.. Ne yani cenaze, düğün gibi kalabalık zamanlarda bile evlere ayakkabı ile girmeyiz biz, televizyon programı nedir? Çok meraklı iseniz getirin yanınızda altı temiz ev ayakkabısı, giyin.. Özenti özenti daral getiriyorlar insana. Keşke sokaklarımız Avrupa gibi temiz olsa da evlere ayakkabı ile girebilsek!

Herkes sanki saraydan çıkmış gibi!

Neymiş efendim tabakların altında niye supla yokmuş? Bıçağın kesen tarafının içe bakması gerekirmiş de neden dışa bakıyormuş? Mumları niye yakmamış ev sahibi? Peçete öyle konmazmış da böyle konurmuş!
Sanki hepsi saraydan çıkmış, sanki hepsi lordlar kamarasından gelmiş! Yahu her yer ışıl ışıl lamba zaten, kameraların ışıkları yeter, mum niye yakıyorsunuz görgüsüz görgüsüz? Sanki sevgilinizle mi yemek yiyorsunuz?

Pardon, hayatınızda kaç akşam mum ışığında yemek yediniz ki?

Niye yemeği efendim çukur tabağa koymuş da düz tabağa koymamışmış! Yahu belki de tabağı yok, olamaz mı yani?


Valla onu bunu bilmem kardeşim.. Ben, böylesi bir rezilliğe asla dahil olmazdım, bu nedenle katılanların medeni cesaretlerini ve öz güvenlerini cidden tebrik ediyorum.

Siz olsaydınız katılır mıydınız Yemekteyiz'e ?











20 Ocak 2014 Pazartesi

Yıllanmış ilişkide erkeğe doğum günü hediyesi almak!

Bir ilişkide seneler geçtikçe doğum günü hediyesi almak ne kadar zorlaşıyor hiç düşündünüz mü? Hele ki bir erkeğe hediye almak zaten yeterince zorken!

erkege dogum gunu hediyesi almak!


Mesela bizim ilişkimizde 13 sene dolmak üzere, elbette harika bir şey bu. Ama doğum günü hediyesi almak artık iyice zorlaştı.

Yıl dönümü, doğum günü, yılbaşı derken neredeyse 39 özel hediye almışım. 
Düşünüyorum da şimdi, neler aldığımı..

İlk senemizin yılbaşında güzel, pahalı bir bornoz almıştım, hala da giyiyor, renginde solma, sertleşme olmadı. Ne güzel hediyeymiş!

İsmi yazılı zippo çakmak almıştım bir keresinde, artık sigara içmiyor. Çakmak süs olarak duruyor. Vay be!

Tanışmamızdan sonraki ilk doğum gününde bir sürü arkadaşımızı bir bara çağırıp sürpriz doğum günü partisi yapmıştım, o zaman da el yapımı şık bir pipo almıştım. Artık tütün ürünlerini bıraktığı için pipo da süs olarak kaldı.

Bir keresinde Hillside Spa'dan harika bir masaj hediye etmiştim, çok şaşırmıştı.

Bir keresinde adı yazılı gümüş bir anahtarlık almıştım, maalesef ismi ortadan kırıldı, tamir ettirmemi bekliyor ama bu hediyemi de beğenmişti.

Bir keresinde isim ve soy isim baş harfleriyle kol düğmeleri almıştım, biraz karardılar artık..

Bir keresinde, kursa gidiyordu, kalem almıştım.

Bir keresinde şık bir notluk almıştım.

Geçen sene yılbaşında pahalı bir yüz kremi almıştım, hala kullanıyor.

Bir keresinde cüzdan almıştım.

Bir keresinde FB eşofman takımı ve montu almıştım, orijinaldi ve şıktı, hala giyiyor. 

Bir yılbaşında şık bir şapka almıştım, deriydi, içi kürklü..

Bu yılbaşında yıllardır almak istediğim röp dö şambırı nihayet bulabildim ve çok beğendi.

Geçen sene pahalı bir markanın şık pijama takımını almıştım, beğenmişti. Üstelik çok şık bir restorana sevdiği arkadaşlarını da çağırmıştım.

Bir keresinde, ilk zamanlardı, kazak almıştım da gidip değiştirmişti. O zamanlar pek tanımıyordum kendisini, meğer giysi konusunda hassasmış. Bir daha hiç giysi almadım, kendisi beğensin istedim.

İnsan hafızası da bir tuhaf, çoğu hediye aklıma gelmiyor şimdi, yine iki sene önce güzel bir konsere gitmiştik ve masaj yağı almıştım. Pek sevmişti.

Sahi başka ne aldım acaba?

Bugün O'nun doğum günü, seneler geçti ama sevgim hep büyüdü, büyüdü.. Bu sene de güzel bir pijama ve terlik aldım. Umarım beğenir, çünkü hiç alt pijaması kalmamıştı, sigarayı bırakınca göbeklendi de biraz. 

İnsanın alacak hediye bulamayacak kadar uzun  yıllar birlikte olması, aldığı hediyelerin gözünün önünde eskimesi ne güzel bir şey! 

Neyse işte şimdi gidiyorum pasta almaya, sonrasında gelip güzel yemekler yapacağım hayatta en çok sevdiğim insana..

Ne kadar şanslıyım, hiç bozulmasın inşallah, teşekkürler Tanrım:)









3 Ocak 2014 Cuma

İntikam dizisindeki kadınlar, mesela Beren Saat uzaylı mı?

intikam
"Madem beğenmiyorsun, o halde neden izliyorsun" demeyin diye baştan açıklamamı yapayım:

Can sıkıntısından, kafamı dağıtmak için izliyorum, bir de başladım bir kere, ben başladığım hiç bir şeyi yarım bırakmam, ondan izliyorum İntikam dizisini..

Bir kere dizideki kadınların hepsi topuklu ayakkabı giyiyor, üstelik evde de öyle dolaşıyorlar. İstediği kadar zengin olsun, bir kadın niye kendine böyle bir işkence yapmak ister ki?

 Yani şimdi bu zengin kadınların hepsi sabah kalktıklarında düğüne gider gibi giyinip, ful makyaj yapıp, topuklu ayakkabılarını da giyip öyle mi oturuyorlar kahvaltı sofrasına?

 İntikam dizisinde Şahika'yı bir kere normal kıyafetle gördüm, o da dağ evinde tek başına saklanırkenki haliydi. Dağ evinde de tuvalet giyseydi gerçekten de "yuh!" derdim..

Şahika hep ful makyaj, her daim şık elbiseli, saçları hep derli toplu, adeta moda ikonu gibi dolanıyor dizide.. 

Yağmur yani Beren için ise başlı başına sayfalarca yazı yazabilirim hakkında.. Bir tek birilerini dövmeye ya da öldürmeye giderken spor ayakkabı giyiyor, onun haricinde ful şık, ful dekolte, ful topuklu ayakkabılı.. 

Dizinin bütün kadınları öyle, Aslı da, Cemre de, Derin de.. 

Yahu bu kadınlar uzaylı mı allasen? Sabah kalktıklarında hiç mi saçları başları dağınık olmaz bu kadınların? Evde, mutfakta, ofiste her yerde topuklu ayakkabı giymekten hiç mi varisleri çıkmaz? Bir akşam da ayakları yorulduğu için şöyle uzansalar ya kanepeye? Yok, ille de moda ikonu gibi olacaklar..
Eski Türk filmlerinde kadınların hasta yataklarında bile ful makyajlı halleri olur ya, hani izlerken güleriz ve  "yuh!" deriz. Hadi o filmler 30-40 yıl öncesinde yapılmış.. Bu yeni dizilerdeki kadınların hallerine niye kimse bir şey söylemiyor anlamıyorum..

Birileri de çıksa "2014 yılına geldik, şu dizilerde biraz daha gerçekçi olun" dese ya..

Neyse ben dedim de rahatladım biraz, oh be..





-