25 Kasım 2013 Pazartesi

Bu tava bir harika dostum:)

Öncelikle söyleyeyim, bir alışveriş çılgını değilim. Öyle her gördüğünü alan tüketim canavarlarından olmaya da hiç niyetim yok çok şükür. Aldığım ürünler gerçekten de işime yarayanlar oluyor.

Size geçen hafta aldığım ve de iyi ki de aldım dediğim çift taraflı tavadan söz etmek istiyorum. Bu bir tava değil, adeta düdüklü tencerenin tava versiyonu gibi.. Küçücük mutfağında fırın koyacak yeri bile olmayan ben için mükemmel bir ürün.. 

Çift tarafli tava

Aldığım bu Relance tavanın kenarlarında silikon bantlar var, sapında da iyi kapanması için mıknatıs var. Bu sayede pişen malzemenin buharı içte kalıyor, tavayı çevirirken de akma, sızma gibi sorunlar ortadan kalkmış oluyor. İyice kapandığı için etraf kokmuyor da, daha ne olsun, şahane... 
Gerçekten de yapışmıyor yiyecekler. Üstelik sadece fırça ile azıcık yağ sürerek, kalorisi az yemek yapma şansınız da oluyor. Temizlemesi ise süper kolay..
İki yemek pişirdim şimdilik, çok memnun kaldım. 

Resimde gördüğünüz kırmızı şerit, hava geçirmez silikon bant. Tava ile birlikte bir tane de yedeğini veriyorlar. İnanmayacaksınız ama yaptığım börek harika oldu ve sadece 25 dakikada altlı üstlü nefis bir şekilde pişti.. Nasıl mı yaptım, bir yemek blogger'ı değilim ama özetle tarif edeyim.
 Patatesli harç hazırladım (4 patatesi haşladım, sonra ezdim.. Başka bir tavada ince doğradığım soğanları az yağla pişirdim. Patatesleri karıştırdım ve bol pul biber, kara biber ve çok az da tuz ekledim.)
Sonra bir kasede az yağ ve yağın iki katı kadar suyu karıştırdım. Yufkaya bu karışımı sürdükten sonra iç malzemeden koyarak sardım. Sevgili tavama içten dışa doğru yerleştirdim. 3 yufkayla yaptım bu böreği. 
Üzerlerine de yumurta sarısı-yoğurt karışımı sürdüm.
Tavamın altını ve üstünü fırçayla yağladıktan sonra dediğim gibi 15 dakika altını pişirdim, sonra da tavayı ters çevirerek 10 dakika da üstünü pişirdim..
Hatta biraz fazla bile pişirmişim, bakmayın resim kötü çıktı, yanmadı aslında..


tavada borek

Bir de İzmir köfte yaptım ki akıllara zarar. Tavamı yine fırçayla azıcık yağladım, alta olduğu gibi patates halkaları döşedim. Patateslerin üzerine önceden yaptığım buzluktaki köfteleri dizdim. (9 tane tam denk geldi), üzerine bir sıra daha patates halkaları döşedim. Bir yeşil biberi de bölüp serpiştirdim. Bir kaç diş bütün sarımsak attım. Dikkat ederseniz hiç su koymaktan bahsetmiyorum, evet susuz, dolayısıyla ekmek banma isteğinizi kabartmayacak sağlıklı bir yemek bu.. Nerede kalmıştım, evet bir kasede domates püresi ve biraz biber salçasını karıştırıp yemeğimin üzerine serpiştirdim. Bol kekik, biraz pul biber, biraz kara biber ve az tuzladıktan sonra tavamın kapağını mıknatısından "çıt" diye kapattım. 10-12 dakikada altı pişti, sonra tavayı çevirdim hop üstü pişti.. Yaklaşık 20 dakikada nefis İzmir köftem hazırdı.. Beyler, bu tava sayesinde sizler de artık mutfakta harikalar yaratacaksınız. Menemen, makarnaya talim etmeyi bitiriyor bu tava! 


BU TAVAYI NEREDEN ALDIM?

Demet Sabancı ile  MCJ adındaki Kore Firması'nın kurduğu,  MCJ MediaSA televizyon ve de internet satışı var. Ben internetten aldım.. KDV dahil 79 TL..
 Buyrun tıklayın, siz de görün..

Bu arada harika bir internet siteleri var, her ürünün videosunu görebiliyorsunuz. Bazen sadece 15 dakikalığına harika kampanyalar da yapıyorlar, takipte kalmakta fayda var..

Bu mükemmel tavayla neler yapılabileceğini görmek isterseniz, videoları buradaki linke tıklayarak   izleyebilirsiniz.. Videoda göreceğiniz üzere tavada kaşarlı mantardan tutun da tavuğa, balığa hatta türlüye kadar her şey yapılabiliyor..

Umarım sizlere bu bilgi faydalı olmuştur, yorumlarınızı eksik etmeyiniz efendim:)

18 Kasım 2013 Pazartesi

Dinlediğinizde siz de " Yok artık!" diyeceksiniz..

Mutlaka görmüşsünüzdür bu küçük kızı. Hollanda'daki "Holland's Got Talent" yetenek yarışmasında insanların ayakta alkışladığı 9 yaşındaki Amira Willighagen'den bahsediyorum. Bir opera parçası olan Puccini'nin "o mio babbino caro" adlı parçayı gerçekten de müthiş söylemiş. Üstelik bu küçük kızın hiç bir müzik eğitimi yokmuş..
 Maria Callas'ı dinlemeyi çok sevdiğini söylemiş küçük Amira.. "Eğer her gün şarkı söylersem, dışarıda oynamaya vaktim kalmaz" diye de ilave etmiş. Umarım, erken yaşta yakaladığı bu şöhret, çocukluğunu elinden almaz..

Gerçekten de "yok artık!" dedirtecek bu sesi sizlerle 
paylaşmadan edemedim..
Dinleyin, mutlaka bana hak vereceksiniz.

11 Kasım 2013 Pazartesi

Sevgili Günlük / 2

günce
Sevgili Günlük (2)

Hafta sonu uzak bir şehirden okul arkadaşım geldi.. Çok sevindim tabii ki.. İnsan arkadaşı gelecek diye sevinmez mi? 
O benim en yakın arkadaşlarımdan bir tanesi yıllardır.. Özel bir hazırlık yapmadım gelecek diye.. Fark ettiniz mi bilmiyorum ama, en yakınlarımıza yeterince özen göstermeyiz. Mesela sık görüşmediğimiz bir komşu çaya gelecek olsa, bütün evi temizler, ne ikram edeceğimizin derdine düşeriz.. Ama en yakın arkadaşımız gelecekse, hiç hazırlık yapmayız, televizyon dolabındaki tozları önemsemeyiz mesela.. İşte yakın arkadaş olmanın getirdiği güzelliklerden biridir bu.. Yakın arkadaşımız, evimize geldiğinde temizliğimize not vermez çünkü, biliriz evde ne varsa önüne koyduğumuzda bayıla bayıla yiyeceğini. İşte bizde de öyle oldu.. Normal günlük temizlik haricinde özel bir hazırlık yapmadım, hatta tozları bile almadım, çünkü canım istemiyordu.. O geldiğinde saat akşam üzeri beş gibiydi.. Önce oturduk, biraz söyleştik. Sonra da mutfağa gidip, söylemesi ayıp tarhana çorbası yaptım.. Derin dondurucuda gözüm gibi sakladığım pişmiş yaprak sarmaları vardı, onları çıkardım.. Bir de önceki gün yaptığım pudingler  ve akşamdan kalan bir tabak pırasa vardı.. Akşam yemeğimiz işte böylesine mütevaziydi.. Ama arkadaşım, bütün yemekleri bayıla bayıla yediği gibi, bir sürü de övgüde bulundu.. İşte budur dedim kendi kendime, arkadaşlık böyle bir şey..
Neyse, bir gece kalıp sabah kahvaltıdan sonra döneceği için akşamı biraz uzatalım dedik.. Yemekten sonra çıktık dışarıya.. Ben, öyle evden çıkan biri değilimdir.. Sokakların kalabalığı, neşesi değişik geldi açıkçası.. Bir bara gittik, iki bira içtik.. Çok güzel müzikler yapan bir grup vardı orada, adı Eski Bando.. Eski aranjmanları dinlemek, hem arkadaşıma, hem de bana gerçekten de çok iyi geldi.. Youtube kayıtlarını buldum sizin için, bakalım beğenecek misiniz?

7 Kasım 2013 Perşembe

Hanımlar beyler, bu sene saç örgülü kazak giyiyoruz!

Kim ne derse desin, ben kış aylarını severim. Belki sizlere tuhaf gelecek ama kat kat giyinmekten çok hoşlanırım. 
Her ne kadar pek uymasam da, yine de bir bakayım dedim bu sene neler modaymış diye..
Ekoseler modaymış, bayılırım ekoselere..
Leopar desenler modaymış, hiç işim olmaz açıkçası.. Leopar desen deyince nedense aklıma eski Türk filmlerindeki Banu Alkan tipleri gelir, itici bulurum.. Zaten yılan derisini de, kürkü de sevmem.. Hayvanlara özenmek, onların derilerini üzerinde taşımak nasıl bir tatmindir hiç anlayamam.. Dolayısıyla bu senenin bu detayı hiç ilgimi çekmiyor.

sac orgulu kazaklar
Londra Moda Haftas'ından..
Pastel tonlarındaki yün kazaklar modaymış, hatta "cable knit sweater" dedikleri saç örgülü olanlar ön plana çıkıyormuş.. Yaşasın, çok severim ben bu kazakları.. Becerikli hanımlar hemen saç örgülü kazakları örmeye başlayabilirler.. Bakar mısınız üstteki fotoğrafa, sizce de çok şık değil mi?
sac orgu
resim, internetten alıntıdır.
İşte bir başka saç örgülü kazak modeli daha.. Bence mükemmel..


erkekler icin
erkek modeli- resim alıntıdır.




Bence erkeklerde de bu saç örgülü kazaklar son derece şık duruyor.. Beyler, gidin kendinize bu şık kazaklardan bir tane alın, modayı kaçırmayın!

 1940'lardan gelen düşük yakalar ve yüksek beller de geri dönüyormuş.. İşte bu mükemmel haber.. Düşük belli pantolonlardan cidden nefret ediyorum.. Kadın dediğinin beli ortaya çıkacak, ne o öyle kalçaya düşen pantolonlar, etekler.. Son yıllardaki düşük bel modası yüzünden kadınların bellerinde kalınlaşma olduğunu okumuştum.. İnsanın doğasına aykırı bence düşük bel modası.. Acaba bu haber doğru mu diye gidip vitrinleri gözden geçirmek lazım.. Aranızda vitrinlerde yüksek belli pantolon göreniniz varsa ve paylaşırsa gerçekten de çok memnun olacağım..

Bu gün, kısa bir moda turu attık sizinle, tekrar görüşmek üzere...