16 Aralık 2013 Pazartesi

Sevdaluk, Gönüllü Yanmak Demektur..

Bol entrikalı, evin içinde topuklu ayakkabılarla, gece kıyafetleriyle dolaşan kadınların olduğu, ihtişamlı zengin konaklarında geçen, hikayeleri birbirine benzeyen yerli dizilerden sonra Sevdaluk bana çok iyi geldi.

Dizide Karadeniz'in muhteşem manzaralarına çok güzel müzikler de eşlik edince ortaya harika bir iş çıkmış zaten. Demet Akbağ ve Erdal Özyağcılar'ın oyunculuklarına diyecek laf yok!

Size de olur mu bilmem ama dizilerin ilk bölümünde oyuncuların üzerinde karakterleri biraz eğreti bulurum. Hele ki oyuncular acemiyse bu yapmacıklık beni iyice rahatsız eder. Ama Sevdaluk öyle mi? İlk bölümü izlerken sanki 15. bölümü izliyor gibi oldum ne yalan söyleyeyim. "İşte oyunculuk budur" dedim kendi kendime..   

Senaryoda yine aşk var, Ali İhsan ( Erdal Özyağcılar) ve Adalet ( Demet Akbağ) zamanında birbirlerine aşıkmışlar ve belli ki hala da aşıklar. Ama inatçı Karadeniz'li bunlar; sürekli kavga halindeler, aşklarını belli etmiyorlar. Neden kavuşamamışlar zamanında belli değil henüz, ilerleyen bölümlerde alırız ipuçlarını..
Ali İhsan bir elektrik teknisyeni, ama aynı zamanda çevreci, aynı zamanda dediğim dedik, aynı zamanda da icatlar yapan birisi. Badem adında bir ayısı var, bütün köylü illallah ediyor bu ayıdan ama Ali İhsan, 
"Onun da hakkı var buralarda, sizin gibi yer çevirip katlı katlı evler dikmedi diye mi kızıyorsunuz?" diye ayısını sonuna kadar savunuyor. Ağaçlarla konuşuyor, biraz dalını eğdi diye ağaçlardan özür diliyor, eski Şamanlar gibi biraz bilge bir karakter.
"Çöplerden enerji üretimi" projesi yapmış, kendisine sponsor arıyor.

Adalet ise bir pansiyon işletiyor yaylada, dediğim dedik, inatçı, hani derler ya  hükümet gibi bir kadın!

Köye Hidroelektrik santralı (HES) yapmayı düşünen birileri devreye giriyor ilk bölümde. Köylülerin elinden topraklarını alıp o cennet diyara inşaat yapacaklar, santral kuracaklar. Muhtemelen ilerleyen bölümlerde menfaatini düşünen muhtar ve doğayı seven Ali İhsan arasında bu konuda bir mücadele göreceğiz.
Bir de Orhan var, mühendis olduğunu söyleyip ailesini yıllarca kandırmış, aslında İngiltere'de şarkıcı olmuş, görüntüsü değişmiş, festival bahanesiyle köye geri dönmüş yıllar sonra.. Bakalım O'nun hikayesi nasıl gelişecek..

Dizide kaşık kaşık yayla balı yerlerken, arka planda şırıl şırıl sular akarken, yeşilin binlerce tonunu görürken, açıkçası atlayıp oralara gidesim geldi. Bir de hükümetin HES dayatmalarının yaşandığı bir ortamda böylesine çevre duyarlılığının dile getirilmesini de takdir ettim açıkçası.

Umarım bu dizi uzun soluklu olur, umarım çevre duyarlılığı anlamında bir farkındalık yaratır, umarım sansüre takılmaz.. Yolları açık olsun diyorum ve sizi ilk bölüm fragmanı ile başbaşa bırakıyorum.
Bu arada dizi, çarşamba akşamı 20:00'de Show Tv'de yayınlanıyor, kaçıranlar için bu akşam tekrarı varmış..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder