30 Ekim 2013 Çarşamba

Sevgili Günlük...

gunluk
Sevgili Günlük, (1)
Bu gün yine erkenden yani 06:45'de kalktım. Yine kalkar kalkmaz, yüzümü bile yıkamadan bilgisayarın başına oturdum, maillerime baktım. Bu da son zamanlarda edindiğim kötü alışkanlığım. Sanki bilgisayara bakmasam, günüm başlamayacakmış gibi.. 
Sevgili günlüğüme baktım, birileri beni ziyaret etmiş mi, birileri mesaj bırakmış mı diye.. İzleyici sayım 11, Google arkadaşlarım da 19 kişi olmuş.. Nasıl mutlu oldum anlatamam.. Sonra hemen mutfağa geçtim, demliğe bir küçük kabuk karanfil, iki tane tarçın koydum. Üzerine de su ilave edip süzgecine yeşil çayı ekledim, kaynamaya bıraktım. Dolabı açtım, kaşar peynirini, yeşil zeytini, siyah zeytini, çeri domatesleri ve tatlı küçük sivri biberleri çıkardım. En sevdiğim çinili kaseye de incir reçeli koydum,incir reçelsiz olmaz elbet! Bu arada çayın harika kokusu gelmeye başladı zaten burnuma.. Dün akşamdan  kalan ekmekleri elektrikli ızgarada kızarmaya bıraktım.. Bu elektrikli ızgara benim kurtarıcım, köftemi de pişiriyor, ekmeğimi de kızartıyor.. Sıcacık ekmekler ve dumanı tüten mis gibi çayın eşliğinde kahvaltımızı bir güzel ettik.. Kahvaltı ederken haberlere bakayım dedim, Marmaray da Marmaray.. "Denizin altındaki tüplerden geçen trene hayatta binmem" dedim yüksek sesle..
Kahvaltı bitince oturdum mu yine bilgisayara, oturdum elbet.. Saat şu anda tam 11:14'ü gösteriyor, sağ tarafımda duran kahvaltı artıkları benim toplamamı bekliyor.. Yıkanacak çamaşırlar, toplanacak ortalık, yapılacak yemek, biriken ütüler, alınacak tozlar beni bekliyor.. Ama ben bu gün pek bir tembelim nedense.. Diyorum ki dün akşam izlerken yarısında uyuduğum Çalıkuşu'nu açsam da seyretsem ne güzel olur! Sağ tarafımdaki kahvaltı artıkları bana kıs kıs gülümsüyor..
Yahu ben ne zaman bu kadar tembelleştim ki! Daha düne kadar cumartesi demeden, gece gündüz demeden işe gidiyordum.. İnsan cidden bukalemun gibi, her ortama kolayca uyum sağlayabiliyor.
Belki de bu kadar tembellik yeter deyip cv'mi düzenleyerek yeniden iş aramam lazım.. İyi de aradan geçen 1 sene boşluğu nasıl izah edeceğim şu cv denen şeyde? İş aradım ama bulamadım desem inanırlar mı ki bana? İyi de yalan mı? En azından 3-4 ay iş aradım, sonra da "başlarım işine!" deyip vazgeçtim, ne suçum var ki allasen..
En iyisi açayım Çalıkuşu'nu, hem seyrederim, hem de part time evden yaptığım "internet sitesine ürün girme" işini de aradan çıkarmış olurum..
Aslında niye dert ediyorum ki bütün bunları, keyfim yerinde mi? Yerinde..
Mutlu muyum? Evet mutluyum..
Az biraz sabredeyim, para da kazanacağım elbette.. Biraz keyfini çıkarayım özgürlüğün değil mi ama..
Sevgili günlük, şimdilik sana "hoşçakal" diyorum, bakalım ne olacak günün kalan yarısında..








4 yorum:

  1. Ahahahaaaa... Çok içten bir yazı olmuş. Kurslara gide gele neredeyse kurs kadın haline geldim. Ben de iş arıyor muyum arıyorum beni memnun edecek, meşgul edecek, yerine göre kendimi bile unutturacak bir iş... Ama nerdeee... Derdim depreşti yine. Neyse bakalım sevgili günlük yazınızı sıkılmadan zevkle okudum. İnşallah başarı hikayenizi de okuruz buradan. Sevgilerimle... Betül

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, benim gibi düşünen biri olması, benimle aynı dertten muzdarip biri olması ne kadar hoş:)
      Bakalım neler olacak, ben de merak ediyorum doğrusu:) Mesela önce günlüğe yazsam, sonra da gerçekleşse harika olmaz mıydı:)) Sevgiler..

      Sil
    2. Hayal bu ya bi deneyin bakalım ben de deneyeceğim neler olacak... :)))

      Sil
    3. Hadi o zaman en kısa zamanda bunu yazalım:)

      Sil